Çocuk İşçiliğini İzleme ve Önleme Derneği (ÇİÖD), toplumsal cinsiyet, göç, insan hakları ve insani yardım alanlarında çalışan bir grup aktivistin ortak çabasıyla, 12 Mart 2018 tarihinde Adana’da kurulmuştur. Dernek, çocuk işçiliğiyle mücadelede bağımsız, hak temelli yaklaşımı ve veri odaklı bir yaklaşımı benimseyen yerel bir sivil toplum kuruluşudur.
ÇİÖD’ün kuruluşu, özellikle Çukurova Bölgesi’nde, mevsimlik gezici tarım alanlarında çalışan çocukların görünmezliğine duyulan derin rahatsızlıkla şekillenmiştir. Bu bölgede çocuk işçiliğiyle mücadele eden sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve yerel yönetimlerin birbirinden kopuk, dağınık ve sınırlı etkiyle çalıştığı gözlemlenmiştir. Mevcut çabaların çoğu sorunun yalnızca bir boyutuna odaklanmakta, kesişimsel hak ihlalleri yeterince görünür kılınamamakta ve çocukların katılımı süreçlerin dışında bırakılmaktadır.
Türkiye’de çocuk işçiliğine ilişkin birçok politika ve girişim geliştirilmiş olmasına rağmen, çocukların kendi deneyimlerini aktarabilecekleri, dayanışma kurabilecekleri ve kolektif bilinç geliştirebilecekleri güvenli alanların eksikliği önemli bir boşluk olarak tespit edilmiştir. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan ve şehir merkezlerinden uzak alanlarda çalışan çocuklara yönelik sürdürülebilir destek mekanizmalarının sınırlı olması, politika yapım süreçlerinde çocukların sesine yer verilmemesi, veri eksikliği ve müdahale sistemlerinin zayıflığı bu alandaki temel sorunlar arasında yer almaktadır.
Bu ihtiyaçlardan hareketle kurulan ÇİÖD, çocukların yalnızca korunması değil, aynı zamanda güçlendirilmesi ve haklarını savunabilecek kapasiteye ulaşması gerektiği inancıyla çalışmalarını yürütmektedir. Dernek, en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik olarak veri temelli savunuculuk, vaka yönetimi, çocuk katılımı, kapasite geliştirme ve ağ kurma odaklı faaliyetler gerçekleştirmektedir.
ÇİÖD, çocukları yalnızca korunmaya muhtaç bireyler olarak değil; karar alma süreçlerine katılması gereken hak özneleri olarak tanımakta ve bu doğrultuda çocuklarla birlikte çalışmalar yürütmektedir. Dernek, çocuk işçiliğini toplumsal eşitsizliklerin bir sonucu olarak ele almakta; kız çocukları, göçmen çocuklar ve iklim krizi gibi kesişimsel konuları mücadele stratejilerinin merkezine yerleştirmektedir.
Bu yaklaşımla ÇİÖD, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik daha bütüncül, katılımcı ve sürdürülebilir çözümler geliştirmeyi hedeflemektedir.
Vizyon:
Çocukların eğitim hakkını savunan, güvenli ve adil bir dünyayı gerçekleştirmek; her çocuğun potansiyelini en üst düzeyde gerçekleştirebileceği bir gelecek inşa etmek.
Misyon:
Türkiye'de çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerini sonlandırmak ve çalışan ve/veya risk altındaki tüm çocukların eğitim, sağlık ve sosyal hizmet gibi temel hak ve hizmetlere erişimini sağlamaktır. Bu doğrultuda, çocuk işçiliğiyle mücadelede hak temelli bir yaklaşım benimseyerek, hak sahiplerinin taleplerini iyileştirmek için görev yapıcıların farkındalığı artıracak ve harekete geçirecek veri temelli savunuculuk çalışmaları yürütmektedir.
GİRİŞ: Dernek, Adana’da 1.12.2024 ve 30.12.2024 tarihleri arasında, Çukurova Bölgesi’nde Çalışan Mevsimlik Tarım İşçileri ve Çocuklarına Yönelik İhtiyaç Analizi çalışması yürüttü. Bu anket çalışması transect yürüyüş yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. 70 hak sahibi ve 30 görev sahibi olmak üzere toplamda 100 kişiyle anket çalışması yürütüldü. Bu raporlama çalışması 2 bölümden oluşmaktadır. Birince bölüm görev sahipleriyle yürütülen anket çalışmasının veri analize dayanmaktadır. İkinci bölümde ise görev sahipleriyle yürütülen anket çalışmasının veri analizine dayanmaktadır.
BİRİNCİ BÖLÜM: Görev Sahipleriyle Anket Çalışması Bulguları
Görev sahipleriyle anketler aracılığıyla mevcut yaşam koşulları, çocukların eğitim durumu, sağlık hizmetlerine erişim ve güvenlik konusundaki ihtiyaçları tematik analiz ile tespit edilmiştir. Bu araştırma kapsamında, 8 (sekiz) sivil toplum örgütü temsilcisi, 3 (üç) belediye temsilcisi, 9 (dokuz) tarım aracısı, 6 (altı) muhtar, 2 (iki) sendika temsilcisi, 1 (bir) meslek odası temsilcisi, 2 (iki) mülteci hakları alanında çalışan sivil toplum uzmanı olmak üzere 30 (otuz) görev sahibi/kişisiyle anket yapılmıştır. Görev sahipleriyle yapılan görüşmeler, toplulukların ihtiyaçlarını anlamaya yönelik ek veriler sağlamış ve projenin şekillendirilmesine katkı sunmuştur. Bu süreçte, görev sahiplerinin projeye dair fikirleri ve önerileri alınarak, faaliyetlerin daha uygun ve etkili bir şekilde tasarlanması sağlanmıştır.
Tematik Analiz 1: Çeşitli paydaşların katılımı
- Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve eğitim alanında çalışan bireylerin ağırlıklı olduğu bir katılımcı profili mevcut.
- Mülteci hakları ve çocuk hakları alanında çalışan katılımcı oranı da dikkate değer.
Tematik Analiz 2: Çocuk işçiliğinin bölgesel yoğunluğu
- Katılımcılar, çocuk işçiliğinin bölgede yaygın olduğunu belirtiyor.
- Tarım sektörü, inşaat ve hizmet sektörlerinde çocuk işçiliği gözlemleniyor.
- Ailelerin ekonomik zorlukları ve eğitime erişim engelleri en önemli sebepler arasında.
Tematik Analiz 3: Eğitimde karşılaşılan engeller
- Ekonomik sorunlar ve ailelerin bilinç eksikliği en büyük engeller olarak belirtiliyor.
- Mülteci çocukların dil bariyerleri nedeniyle eğitime tam katılım sağlayamadığı vurgulanıyor.
Tematik Analiz 4: Mevcut çabalar ve eksiklikler
- Katılımcılar, mevcut sistemlerin yetersiz olduğunu belirtiyor; özellikle çocuk işçiliğini önleme çalışmalarının yasal yaptırım eksikliği, denetim mekanizmalarının zayıflığı ve sosyal destek programlarının yetersizliği nedeniyle etkin sonuç vermediği vurgulanıyor. Daha aktif izleme mekanizmalarına, veri odaklı takip sistemlerine ve saha temelli müdahalelere ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor.
- Farkındalık kampanyalarının artırılması gerektiği öne çıkıyor.
Tematik Analiz 5: İşbirliği ve koordinasyon
- Yerel yönetimlerin sivil toplumla daha yakın çalışması gerektiği vurgulanıyor. Ancak mevcut işbirliği mekanizmalarının yetersiz olduğu, ortak projelerin sürdürülebilirlik sorunu yaşadığı ve yerel yönetimlerin sivil toplum kuruluşlarının önerilerini yeterince dikkate almadığı belirtiliyor. Daha güçlü koordinasyon mekanizmaları ve uzun vadeli işbirlikleri oluşturulması gerektiği ifade ediliyor.
- Hukuki yaptırımların artırılması gerektiği konusunda görüş birliği var.
Tematik Analiz 6: Temel hak ve hizmetlere erişimde güçlük
- Mülteci çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde ciddi zorluklar yaşadığı belirtiliyor.
- Dil bariyerleri, ekonomik zorluklar ve statü belirsizlikleri öne çıkan engeller arasında. Bu engellerin aşılabilmesi için mülteci çocuklara yönelik dil destek programlarının artırılması, ekonomik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve statü belirsizliklerini giderecek yasal düzenlemelerin hızlandırılması gerektiği belirtiliyor.
Tematik Analiz 7: Yerel halkın farkındalığı
- Paydaşların genel olarak çocuk işçiliği konusunda yeterince bilinçli olmadığı belirtiliyor. Bilinçlenmeyi artırmak için medya kampanyaları, topluluk temelli eğitim programları ve okul iş birlikleri gibi yöntemlerin kullanılması öneriliyor. Ayrıca, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle farkındalık etkinliklerinin düzenlenmesi gerektiği vurgulanıyor.
- Bilinçlendirme kampanyalarının artırılması gerektiği ifade ediliyor.
İKİNCİ BÖLÜM: Hak Sahipleriyle Anket Çalışması Bulguları
Bu anket çalışması Hadırlı, Camuşlu, Dörtağaç, Tahiriye, Gökçeli, Esenler, Yeniköy, Çağırkanlı, Eğriağaç, Gümüşyazı, Abdioğlu, Yalnızca, Çavuşlu, Tabaklar, Karagöçer ve Tuzla olmak üzere 16 yerleşim yerinde 70 kişiyle gerçekleştirildi.
Bulgu 1: Katılımcıların %68,6’ı kadın, %31,4’ü ise erkektir. 19-32 yaş aralığında 31, 33-65 yaş aralığında ise 39 kişiyle görüşme yapıldı. Katılımcıların 44,3’ Suriyeli, %54,3 Türkiyeli ve 1,4’ü ise İranlıdır. Hane halkı toplam sayısı, 560’tır. Hanedeki toplam çocuk sayısı ise 360 olarak tespit edilmiştir.
Bulgu 2: Çadır alanında %74,6’sı 1 yıl ve üzeri, %19,4’ü ise 6 ay – 1 yıl, %6’sı ise 0-6 ay arasında yaşadığını bildirmiştir.
Bulgu 3: Çocukların 176’sı kız, 184’ü ise erkek olarak tespit edilmiştir.
Bulgu 4: Ergenlik dönemi (12-18 yaş); 103 çocuk, İkinci çocukluk (okul) dönemi (7-11 yaş); 160 çocuk, İlk çocukluk (oyun) dönemi (4-6); 84 çocuk, Bebeklik dönemi (0-3 yaş) ise 12 çocuk bulunmaktadır.
Bulgu 5: Çocukların eğitim duruma bakıldığında okula sürekli giden çocuk yoktur. Çocukların 13’ü okula arada gittiği, 224’ü okula hiç gitmediği, 90’ı kaydolmadığı ve 36’sı ise okul çağında olmadığı tespit edilmiştir.
Bulgu 6: Aile içinde %63,8’i Arapça, %33,3’ü Kürtçe, %2,9’u Farsça ve %1,4’ü ise Türkçe konuştuklarını beyan etti.
Bulgu 7: Katılımcılara çocuk işçiliğine başlama yaşı soruldu. 25’i 0-6 yaş arasında, 35’i 6-11 yaş arasında ve 5’i ise 11-18 yaş arasında olduğunu söyledi. 0-6 yaş cevabı verenlere özellikle tarım sektöründe olan çocuklar ve 4-6 yaş aralığındaki birçok çocuk tarlalarda aileleri birlikte yaşadıklarını ifade edilmiştir.
Bulgu 8: Katılımcıların %18,8’i elektriğe erişimi olduğunu, %30,4’ü erişimi olmadığını, %55,1’i ise arada elektrik erişimi olduğunu söyledi.
Bulgu 9: Katılımcıların %32,0’ı çadır yerleşim alanında temiz suya erişimi olduğunu, %17,1’inin erişimi olmadığını ve %50’si is arada temiz suya erişimi olduğunu söyledi.
Bulgu 10: Katılımcıların %59,4’ü çocuk işçiliği artıyor, daha fazla çocuk çalışıyor dedi. %36,2’si ise çocuklar daha zor şartlarda çalışmaya başladı diyor. Katılımcıların % 58,6’ı çocukların gün boyu, zorlu işlerde çalıştırılıyor dedi. %31,4’ü ise çok uzun süre ve güvencesiz çalıştıklarını söyledi.
Bulgu 11: Katılımcıların %62,3’ü ailelere düzenli gelir desteği sağlanırsa, %24,6’sı çocuklara okul malzemesi ve kıyafet ihtiyaçları karşılanırsa, %7,2’si çocuk işçiliği denetimleri sıkılaştırılırsa, 5,8’i ise çocuklara ücretsiz sosyal ve eğitsel faaliyetler düzenlenirse, çocuk işçiliğinin engellenmesi için bu destekler faydalı olabilir dedi.
Bulgu 12: Katılımcıların %42,9’u aileleri çocuk işçiliği hakkında bilinçlemesi sağlanırsa, %38,6’sı okulda eğitim materyalleri ücretsiz olursa, %17,1’i ise ücretsiz yemek ve ulaşım desteği sağlanırsa çocukları eğitime yönlendirmek için bu destek sistemi kurulabilinir dedi.
Bulgu 13: Katılımcıların %55,1’i ailelere düzenli yardım sağlanırsa, %30,4’ü çocukların eğitimine yönelik teşvik edici programlar uygulanırsa, %10,1’i aileler gelir artırıcı projelere dahil edilirse, %4,3’ü çocuk işçiliği denetimleri artırılırsa çocuk işçiliğinin sonlanmasında etkili bir yol olabilir dedi.
Bulgu 14: Katılımcıların %81,4’ü okul malzemeleri desteği olursa, %10’u ücretsiz yemek desteği olursa, %5,7’si ise kıyafet ve ayakkabı yardımı sağlanırsa, %2,9’u ise ulaşım desteği sağlanırsa çocukların eğitimi için bu destek ve yardımlar önemli olur dedi.
Bulgu 15: Katılımcıların %60’ı okul çevresine güvenli oyun ve spor alanları sağlanırsa, %40’ı ulaşım desteği sağlanırsa, zorunlu eğitim ihtiyaçları dışındaki bu desteklere ihtiyacı olduğunu söyledi.
Bulgu 16: Katılımcıların %44,3’ü akran zorbalığı önlenirse, %42,9’u okul binalarının yetersizliği ve uzaklığını önlenirse, %7,1’i öğretmen sayısı artırılırsa, %4,3’ü eğitim kalitesi artırılırsa, %1,4’ü ise eğitici materyal eksikliği giderilirse, eğitimde eksik kalan alanlar tamamlanır dedi.
Bulgu 17: Katılımcıların %44,3’ü maddi yetersizlik nedeniyle sağlık hizmetlerden yararlanmadığı, %30’u randevu alma ve sağlık hizmetlerine ulaşmada bürokratik zorlukların olduğunu, %25,7’si ise sağlık kuruluşları uzaklığı sebebiyle sağlık hizmetlerine erişim konusunda yaşadığı zorlukları ifade etti.
Bulgu 18: Katılımcıların %69,1’i maddi yardım ve ücretsiz sağlık hizmetleri sağlanırsa, %19,1’i ulaşım desteği (sağlık merkezine servis hizmeti) sağlanırsa, %10,3’ü sağlık konusunda farkındalık eğitimi olursa, %1,5’i ise çocuklar için ücretsiz aşı sağlık taraması yapılırsa, sağlık hizmetlerinden eşit yararlanacağını ifade etti.
Bulgu 19: Katılımcıların %71,4’ü mobil sağlık ekipleri düzenli ziyaret gerçekleştirirse, %24,3’ü sağlık hizmetleri ücretsiz ve düşük maliyetli olursa, %4,3’ü yerel sağlık merkezlerinin sayısı artırılırsa, sağlık hizmetinin sunulması daha erişilebilir olabileceğini söyledi.
Bulgu 20: Katılımcıların %95,7’si düzenli sağlık taramalarının yürütülmesi, %4,3’ü çocuklar için koruyucu aşı programları uygulamaları, önleyici ve koruyucu çocuk sağlığı tedbiri olduğunu söyledi.
Bulgu 21: Katılımcıların %95,7’si çocuk sağlığı ile ilgili daha fazla eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyor ve bu eğitimlerin yaygınlaştırılmasını istiyor.
Bulgu 22: Katılımcıların %97,1’ü sağlık taramaları, aşılar ve hijyen eğitimi gibi hizmetlerin çok önemli olduğunu ve tüm çocuklara erişim sağlanması gerektiğini söylüyor. %2,9’ü ise önemli olduğunu ancak uygulamada bazı eksiklerin olduğu söyledi.
Bulgu 23: Katılımcıların %38,6’ı ücretsiz ilaç ve tedavi hizmetlerine, %35,7’si maddi desteğe (ör. Tedavi masrafları için yardım), %14,3’ü sağlık eğitimi ve farkındalık programlarına ve %11,4’ü ise ulaşım desteğine (sağlık merkezine servis hizmeti) ihtiyacı olduğunu söyledi.
Bulgu 24: Ailelerin %85,7’si mobil sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılırsa, sağlık hizmetlerine erişim daha erişilebilir olacağı yönündedir. %10’u ise ücretsiz hizmet sayısının artırılmasını ve 4,3’ü sağlık hizmeti sunumunda bürokratik engellerin kaldırılmasını söyledi.
Bulgu 25: Çocukların okulda hangi zorluklar karşılaştığını inceleyen bölümde katılımcıların %72,9’u aile desteği eksikliğini, %71,4’ü okul malzemelerinin eksikliğini, %34,3’ü ise okulun uzak olmasını, %20’si ise okulda güvenlik sorunları olduğunu ve %11,4’ü ise öğretmen sayısının yetersiz olduğunu ifade etti.
Bulgu 26: Çocukların eğitimine katılımını teşvik etmeyi inceleyen bölümde katılımcıların %41,4’ü eğitim masraflarının düşürülmesini, %32,9’u okulda psikolojik ve rehberlik hizmetlerinin sağlanmasını ve %25,7’si ise okul ulaşımının kolaylaştırılması gibi adımların atılmasını ifade etti.
Bulgu 27: Çocukların okul dışındaki psiko-sosyal etkinlik ihtiyaçlarını inceleyen bölümde, katılımcıların %52,9’u spor etkinliklerin, %47,1’ise sanat ve el sanatları etkinliklerin faydalı olduğunu söyledi.
Bulgu 28: Sosyal yardımların çocukların eğitimi ve sağlığına etkisini inceleyen bölümde, katılımcıların %60’ı sosyal yardımların eğitime ve sağlığa etkisi olmadığını, %28,6’sı sosyal yardımların eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamada çok etkisi olduğunu, %5,7’si ise sosyal yardımların bazı temel ihtiyaçları karşıladığını, daha fazla destek gerektiğini, etkisinin sınır ve daha geniş kapsamlı çözümler gerektiğini söyledi.
Bulgu 29: Katılımcıların %29’u yardımlar daha sık ve düzenli hale getirilirse, %26,1’i ailelere sosyal desteklerin farkındalığı artırılırsa, %23,2’si yardımların başvuru ve alım süreçleri basitleştirilirse, %21,7’si ise yerel düzeyde daha erişilebilir olursa sosyal yardımlardan daha fazla faydalanacağını düşünüyor.
Bulgu 30: Çocuk hakları konusunda katılımcıların farkındalığının ölçülmesi bölümünde ise, katılımcıların %80’ı ailelere yönelik seminer ve eğitim programları düzenlenmesi gerektiğini söyledi. %70’i çadır yerleşim alanlarında çocuk hakları eğitimler verilmesi gerektiğini söyledi. %21,4’ü okul yönetimi ve öğretmenlerin çocuk hakları konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini, %20’si ise belediye ve muhtarlar bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi.
Bulgu 31: Çocuk haklarını korunması ve geliştirilmesi için sivil toplum örgütlerinin rolünün incelenmesi bölümünde ise katılımcıların %70’si yerel sivil toplum örgütleri bulunduğumuz bölgelere sürekli ziyaret etmesi gerektiğini, %64,3’ü kadın ve kız çocuklarına yönelik çalışmalar yürütmesini, %64,4’ü ise çocuk başvuru ve destek mekanizması oluşturulması ve yaşadıkları bölgede çocuk hakları konusunda sürekli farkındalık etkinliklerin düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Katılımcıların %52,9’u çocuklara yönelik psiko-sosyal etkinlikler düzenlenmesi gerektiğini söylüyor.
Derneğin hedef, amaç ve faaliyet analiz çalışması sürecine, çocuk koruma ve çocuk hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, yerel düzeyde faaliyet gösteren sendika, kooperatif ve belediye temsilcileri, mevsimlik tarımda çalışan çocuklar ve aileleri, tarım aracısı olan kişiler ve mahalle muhtarları, çocuk işçiliği, göç, çocuk yaşta evlilik, çocuk koruma gibi alanlarda çalışan uzman(lar) katılım sağlamıştır. Bu süreç 2024 Ocak – Mayıs tarihleri arasında yarı yapılandırılmış anket ve odak grup görüşmesiyle yürütülmüştür. Hazırlık sürecinde, doğrudan deneyim aktarımı yapılan çocuklarla gerçekleştirilen atölyeler ve görüşmeler sayesinde, çocukların yaşam koşulları, ihtiyaçları ve önerileri bu araştırmaya temel oluşturmuştur.
Araştırmanın temel amacı, çocuk işçiliğiyle mücadeleye ilişkin mevcut ihtiyaçları, boşlukları ve yerel bağlamdaki öncelikleri tespit etmektir.
Araştırma sonucunda bu veriler, derneğin 2025-2028 stratejik planı haline getirilmiştir. Bu stratejik hedefler, çocukların katılımını gözeten, insan hakları temelli ve yerelleşmiş bir yaklaşımla şekillendirilmiştir.
Bu hedefler derneğin kurumsal önceliklerini değil, aynı zamanda çocuk işçiliğine karşı kurulan bölgesel ve ulusal kolektif mücadele ekosisteminin temel yapı taşlarını da ortaya koymaktadır.
HEDEF:
Türkiye'de çocuk işçilerin ve risk altındaki çocukların eğitim haklarına erişimini tam desteklemek.
AMAÇ (lar):
AMAÇ 1: Çocuk işçilerin ve risk altındaki çocukların okula tam katılımını sağlamak.
AMAÇ 2: Yoksulluk içinde yaşayan çocuk işçilerin ve risk altındaki çocukların ebeveynlerine yönelik sosyal koruma çalışmaları yapmak.
AMAÇ 3: Topluluk temelli koruma çalışmaları yürütmek.
AMAÇ 4: Çocuk işçilerin ve risk altındaki çocukların örgütlenme ve ifade özgürlüğüne ilişkin imkân ve alan yaratılması ve kaynak geliştirilmesi.
AMAÇ 5: Yerel ve bölgesel düzeyde çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda işbirliği geliştirmek ve savunuculuk çalışmaları yürütmek.
AMAÇ 6: Çocuk işçiliği yapan ve risk altındaki kız çocukların özel ihtiyaçlarının gözetmek.
AMAÇ 7: En kötü biçimlerdeki çocuk işçiliğinin sorunu görünür kılmak için veri toplanması, rapor hazırlanması ve sorunlu olan kurumlarla paylaşmak.
AMAÇ 8: Çocuk iş cinayetlerini raporlamak ve karar alıcıların tutum ve davranışlarını değiştirmek için savunuculuk çalışması yürütmek.
AMAÇ 9: Çocuk İşçiliğini İzleme ve Önleme Derneğinin idari ve mali işlemlerine yönelik kapasitesini güçlendirmek.
AMAÇ 10: Kamu kurumlarının özellikle Çalışma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı’nın politika ve uygulamalarını çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda izlemek ve raporlamak.
AMAÇ 11: 2026 yılına kadar Türkiye’de çocuk iş cinayetleri ve çocuk işçiliğiyle ilgili kesişimsel haklara dair veri toplama, analiz etme ve raporlama süreçlerini optimize ederek, BM İnsan Hakları Konseyi ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Mahkemesi’ne düzenli olarak güncellenmiş ve kapsamlı rapor sunmak.
Aşağıda yer alan etik ilke ve değerler, Derneğin tüm çalışanları, gönüllüleri, paydaşları ve iş birlikçileri için bağlayıcı nitelikte olan ve kurumsal etik standartları tanımlayan Davranış Kuralları Politika Belgesinden alınmış olup; derneğin faaliyetlerinde şeffaflık, hesap verebilirlik, insan haklarına saygı ve çocukların üstün yararını gözetme ilkeleri doğrultusunda hareket edilmesini esas alır.
Çocuk İşçiliğine Sıfır Tolerans
Dernek olarak, çocuk işçiliğinin her biçimiyle mücadele etmeyi, çocukların haklarını ve refahını savunmayı taahhüt ederiz. Çocukların (18 yaş altı bireyler) gelişimlerini, eğitim haklarını ve güvenliğini tehdit eden her türlü sömürü biçimine karşı sıfır tolerans politikası benimseriz. Çocukların ekonomik faaliyetlere zorlanması, tehlikeli işlerde çalıştırılması, eğitim hakkının engellenmesi, aşırı yük altında bırakılması veya insan onurunu zedeleyici koşullarda çalıştırılması kesinlikle kabul edilemez. Çocuklarla dolaylı veya doğrudan yürütülen her türlü faaliyette; çocuğun üstün yararı gözetilir, çocuk koruma ilkeleri ve çocuk katılımı ilkelerine uygun hareket edilir. Sahada karşılaşılan çocuk işçiliği vakaları derhal raporlanır ve uygun çocuk koruma mekanizmaları devreye sokulur. Hiçbir çalışan, gönüllü ya da temsilci, çocukların sömürüsüne dolaylı ya da dolaysız olarak neden olamaz, göz yumamaz veya bu tür durumları görmezden gelemez. Uluslararası insan hakları izleme ve raporlama mekanizmalarıyla şeffaf ve yapıcı bir iş birliği içerisinde oluruz. Bu çerçevede, çocuk işçiliğiyle mücadele gibi insan hakları ihlallerine ilişkin gözlemlerimizi ve verilerimizi uygun yollarla paylaşırız. Dernek çalışanları olarak, ilgili mekanizmaların tavsiye ve kararlarını dikkate alır, ulusal ve yerel düzeyde bu ilkelerin hayata geçirilmesi için savunuculuk faaliyetleri yürütürüz. Uluslararası standartların gerektirdiği etik kurallar ve sorumluluklar doğrultusunda hareket eder, bu alanda faaliyet gösteren diğer yerel ve uluslararası paydaşlarla iş birliğini ve dayanışmayı önemseriz.
İnsan Haklarına Saygı
Evrensel insan haklarını destekler ve koruruz. Cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve ifadesi, medeni durum, aile durumu, din, yaş, engellilik, ırk, milliyet, siyasi görüş, sosyal statü, vatandaşlık durumu veya etnik köken gibi temellerde hiçbir ayrımcılığa izin verilmez. Dernek olarak, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, ILO 182 ve 138 Sayılı Sözleşmeleri başta olmak üzere, uluslararası insan hakları belgelerini referans alır ve bu belgelerde tanımlanan hakları tüm çalışmalarımızın merkezine koyarız.
Hak Temelli Yaklaşım
Tüm faaliyetlerimizde ve karar alma süreçlerimizde insan haklarına dayalı, hak temelli bir yaklaşımı esas alırız. Çocuk koruma çalışmalarında çocukları pasif yararlanıcılar değil, hak sahibi bireyler olarak görürüz. Bu çerçevede, her bireyin katılım, bilgiye erişim, şeffaflık, hesap verebilirlik ve ayrımcılığa uğramama haklarına saygı duyarız. Tüm çalışmaların tasarımında, uygulamasında ve izleme-değerlendirme süreçlerinde katılım, eşitlik ve güçlendirme ilkelerini gözetiriz. Hak temelli yaklaşım, özellikle çocuklar, kadınlar, mülteciler, engelliler ve diğer kırılgan grupların güçlendirilmesi ve karar alma süreçlerine katılımının sağlanmasını içerir. Dernek çalışanları, gönüllüleri ve paydaşları olarak, güç dengesizliklerine karşı duyarlı olur; toplulukları yalnızca desteklenen gruplar olarak değil, aktif hak öznesi ve değişimin ortakları olarak görürüz.
Saygılı ve Kapsayıcı Davranış
Her bireye saygı, haysiyet ve nezaket çerçevesinde davranırız. Birlikte çalıştığımız herkese karşı destekleyici, kapsayıcı ve profesyonel oluruz. Güvenli, eşit ve uyumlu bir çalışma ortamı oluşturmak için katkıda bulunuruz.
Yasalara ve Yerel Kültüre Uyum
Uluslararası hukuk, yerel yasalar ve geleneklere uygun davranırız. En yüksek etik standartları uygulamayı taahhüt ederiz.
Tarafsızlık ve Gücün Sorumlu Kullanımı
Kişisel görüşlerimizin derneğimizin dini ve siyasi tarafsızlık ilkesini zedelemesine izin vermeyiz. Pozisyonumuzdan kaynaklanan gücü kötüye kullanmaz, üstünlük kurmayız.
Çocuk Koruma ve Kırılgan Gruplara Saygı
Kadınlar, çocuklar ve diğer kırılgan grupların korunmasına özen gösteririz. 18 yaş altındaki bireylerle her türlü cinsel ilişki ve çocuk yaşta evlilik kesinlikle yasaktır. Bir çocuğun yaşının yanlış bilinmesi, hiçbir koşulda gerekçe olarak kabul edilmez.
Yolsuzluk ve Sömürüye Karşı Duruş
Hiçbir koşulda rüşvet, ayrıcalıklı muamele, “cinsel iyilikler”, kişisel menfaat arayışı kabul edilmez. İnsan kaçakçılığı, yasa dışı ticaret ve cinsel sömürü gibi faaliyetlere asla katılmayız veya göz yummayız.
Cinsel Sınır İhlallerine Karşı Duruş
Çalışanlar arasında eşitsiz güç ilişkilerine dayalı tüm davranışlar kesinlikle yasaktır. Aşağılayıcı, küçük düşürücü ya da güveni sarsıcı her türlü davranıştan uzak dururuz
Dürüstlük, Şeffaflık ve Çıkar Çatışması
Her zaman dürüst, şeffaf ve sorumlu davranırız. Tüm çıkar çatışmalarını derhal bildiririz.
Sağlık, Güvenlik ve Alkol/Uyuşturucu Kullanımı
Kendimizin ve diğerlerinin güvenliğini tehlikeye atacak riskli davranışlardan kaçınırız. Görevlerimizi yerine getirirken uyuşturucu veya alkol etkisi altında olmayız.
Gizliliğe Saygı
Tüm resmi ve özel bilgilerin gizliliğine saygı gösterir, yetkisiz kişilere ifşa etmeyiz.
İletişim ve Temsiliyet
Sosyal medya paylaşımlarında derneğin değerlerini ve itibarını zedeleyici hiçbir içerik paylaşılmaz.